584. Yaşayan kişiler kimlerdir? Hakk'ın aşkı ile ölen kişilerdir.
Mef'ûlü,Mefâ'îlün, Fe'ûlün
(c.III,1242)
• Dünyada bütün nefsânî isteklerden kurtulma, hiç bir şeye aldırmama, duygusuz, bayağı insanların sapık yolu mudur? Asla asla! Her iki dünya da bu yola düşenlerin, şehvanî duygulara sırt çevirenlerin kurbanı olsun, kölesi olsun. *
*"Biz dünyada zevk için yaşıyoruz." diyen Epicure (341-370) milâttan asırlarca önce bu fikri ortaya atarak "Zevkiye mezhebi”ni kurmuştur. Bir çoklarının sandığı gibi Epicure veya Epikoros "Hayatın gayesi zevkdir." dedigi zaman, ye iç eğlen, canının istediği herşeyi yap demek istememiştir.
Bizim Ziya Paşa'mızın dediği gibi:
"İç bâde, güzel sev var ise akl u şuurun,
Dünya varmış ya ki yokmuş ne umurun!"
(Aklın varsa, içki iç, güzelleri dost edin, dünya varmış, yokmuş diye ilgilenme. Sen gönlünün istediği gibi yaşamaya bak.) görüşünü benimsememiştir. Çünkü bizim zevk adını verdiğimiz şey, bedenimize ait nefsanî isteklerden asıl yaşayış, zevk ve safayı terk etmek, nefsini ayak altına alarak ruhen temiz kalmaktır. Nitekim Epicure; "Bu hayatın gayesi zevktir." dediği halde, kendisi bir bahçe içinde bir kulübede yaşıyor. Tam bir derviş gibi bütün isteklerden kurtulmuştu. Bu şekilde nefsanî ve şehevanî isteklerden kendini kurtararak mânevî zevki buluyordu. Namık Kemal merhum da bir beytinde:
"Kimi vicdana dokundu, kimi cism ü cana
Zevk namıyla ne yaptımsa pişman oldum"
demişti. Fuzûlî merhum da
"Bütün emelleri gönlünden eylemiş ib'âd
Ne verseler ana şâkir ne kılsalar ana şâd"
(Bütün istekleri gönlünden uzaklaştırmış, ne verseler ona şükrediyor, ne kötülük yapsalar Hakk'tan bilerek ondan memnun oluyor.) demişti. Alman mütefekkiri Fichte (1782-1814): "Bu dünyada da öteki dünyada da zevk için yaşayan kişiler, en kötü insanlardır." diye yazmıştır. Mevlâna bu konuyu
bir beyitte ne güzel hülasa etmiş.
•Ey dünyayı görüp de canı görmeyen kişi! Şunu bil ki dünya fânîdir ve bir nefesten ibarettir!
•Dünya dediğin bir yığın tozdur. Havaya yükseliyor, bu tozun içinde süpürge de kirlenmiş, süpüren de!
•Zavallı insan öldüğün, haşhaş gibi kırılıp döküldüğün gün, bu hayat meşgalesi, bu didinip durmalar neymiş görürsün, anlarsın.*
*" Mevlâna'nın bu gazeli bendenize, Tanzimat Edebiyatı öncülerinden Pertev Paşa'nın Jean Jack Rousseau'dan tercüme ettiği "Rûhun ölümsüzlüğü" adındaki su manzumeyi hatırlattı:
"Hâb-ı pür-ıztıraptır bu hayat
Doğmuşuz ölmek üzere vâ hayfa
Var ise zerre zerre zevkiyat
Onu da kahr-ı dehr eder ifnâ
Gideriz böyle cehl ü gafletle
Ka'r-ı girdab-ı mevte hasretle
Türlii mihnetle, bin meşekkatle
Mahv ü kemnâm eder bizi dünya
Bizse seyreyleyip bu bünyadı
Ararız tarhına nedir bâdi?
Hâliki, halkı sırr-ı icadı
Cümleyi bilmek isteriz hâlâ
Sıyrılıp rûh zulmet-i tenden
Süzülüp eyledikte azm-i vatan
O zaman hallolur bu şüphe ve zan
Bilinir hâsılı nedir mânâ"
(Bu hayat ıztıraplarla dolu bir rüya gibidir. Ne yazık ki biz ölmek için dünyaya gelmişiz. Yani anamızdan doğduğumuz andan itibaren ölüme doğru gideriz. Dünyada az da olsa zevkler vardır, fakat o zevkleri dünyanın kahrı burnumuzdan getirir. Bizler hayat yollarında bilgisizlikle, gafletle, hasretle ölüm girdabının derinliklerinde kaybolur gideriz. Akla gelmez çeşitli mihnetlerle, bin türlü meşekkatle dünya bizi mahveder, geçer gideriz. Adımız bile anılmaz olur. Halbuki bizler ölümü düşünmeden, kainatın nasıl yaratıldığına dair sebepler ararız. Yaratıcıyı, yaratılmışları, yaratılmanın sırlarını arar dururuz. Biz kendi halimize bakmadan her şeyi bilmek isteriz. Fakat ruhumuz beden karanlıklarından sıyrılarak
geldiği yere ruh alemine kendi asıl vatanına gidince, o zaman şüphelerden ve zanlardan kurtulur. Hayatın ne olduğu belli olur.)
• Şu hem gizli, hem apaçık olan meydanda bulunan aşk, ne kadar kan dökücüdür, ne kadar zalimdir?
• Onun eliyle öldürüldüğün gün, yaşamaya kavuşacaksın. Yaşayan kişiler kimlerdir; aşk yüzünden ölen kişiler!
"Hallac-ı Mansur "Muhakkak ki ölümümde hayat vardır." demişti.
• Aşkın gizli kalmasına imkân yok! Âşık olanın bütün sırları meydandadır.
• Aşk yoksa, zevk veren güzellik de yoktur! Bu ne güzelliktir; bu güzelliği alkışlayınız!
Divan-ı Kebir den Seçmeler – Şefik Can – Cild 2
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder